Sanat İçin…

Köyü Olamayan Kapılar veya Kapısız Köyün Sakinleri
Sanat İçin...

Köyü Olamayan Kapılar veya Kapısız Köyün Sakinleri

Muhammed Salih YURDAGÜL Bir mekânda, oturulan bir yerde; gelen bir kişiye, içeri girerken açtığı kapıyı ardından kapatmaması sonucu güzelleyerek "Kapısız köyden mi geldin/çıktın kardeşim?" denilir. Bu genelde üzerine pek düşünülecek bir söz gibi anlaşılmaz, "kapıyı kapatalım" ile eşdeğer bir söz gibi anlaşılır daha çok. Ancak biraz daha eğilecek olursak bu söz bize daha başka neler söyleyebilir bir bakalım isterim.Bu söz, kapıyı kapatma eyleminin adap sayıldığı bir yerde, bu eylemi gerçekleştir(e)meyen bireyin, bu adabı kazanamamasına neden olan bir köyün varlığına (ve dahi o köyde kapının yokluğuna) işaret eder. Köyün varlığı ise içinde yaşayan insanlara ve köy ile insanları arasında bir bağlara şamildir. Bir yer ve topluma ait bağlar ise toplumdaki edepleri ortaya koyar. Ancak yerden...
Bolero, Clair de Lune ve Peşrevler: Karşılaştırmalı Bir İnceleme
Sanat İçin...

Bolero, Clair de Lune ve Peşrevler: Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Gülnihal DÖNMEZ Müzik eğitimime yaklaşık 10 yıl önce klasik kemençeyle başladım ve halen devam etmekteyim. Bu süre zarfında hem sazımda belli bir seviyeye gelebilmek için hem de çevremde yalnızca Türk Müziği ortamı olduğu için sadece Türk Müziği’yle meşgul oldum. Batı Müziğiyle tanışmam ise Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi’nde eğitime başladığım 2019 yılından sonra oldu. Batı Müziği’ne dair yeni şeyler öğrendikçe, dinledikçe Türk müziği ile gayriihtiyari karşılaştırmalar da kendiliğinden başlamış oldu. Bu yazıda, ilgimi çeken iki Batı Müziği örneğini incelemek ve tabi ki nihayetinde kendi alanımla da kurduğum bağlardan bahsetmek istiyorum. Ayrıca baştan belirtmeliyim ki akademik bir karşılaştırma olmayacağı için karşılaştırma nasıl yapılır, işin doğrusu şudur gibi...
Ekstra Geleneksel Musiki
Sanat İçin...

Ekstra Geleneksel Musiki

Selman BENLİOĞLU Vişneyi saymazsak reçelle pek aramın olduğunu söyleyemem. Fakat benim bile dikkatimi çekmişse eminim reçel sevdalılarının öteden beri aşina oldukları bir tasnif var: Raftaki kavanozların bazıları “ekstra geleneksel” diye vasıflandırılmış vaziyette. İlk bakışta uyanık bir tüccarın ifrâta kaçan bir tanımlaması gibi duran bu ne idüğü belirsiz tabir, meğer kendine Türk Gıda Kodeksi’nde dahi yer bulmuş. Kodeksin ilgili maddesinde “ekstra geleneksel reçel”, “geleneksel reçel” ve sıfatlardan azade, garibim “reçel”, kuru madde oranından tane yoğunluğuna kadar tafsilatlı şekilde açıklanmış. Meramımı daha iyi ifade edecek bir tabir bulabilseydim, bu reçel bahsiyle meşgul etmeyecektim sizi. Lakin geleneği anlama yaklaşımları itibariyle müzik camiasında öyle bir eğilim göze çar...
Tanpınar Musikisi
Sanat İçin...

Tanpınar Musikisi

Bedirhan BÜYÜKDUMAN Evveliyatı kendiyle hâsıl olan Türk edebiyatı bünyesinde deneme, şiir, roman gibi alanlarda rüştünü ispat etmiş olan birçok yazar, kendisini yalnızca yazın alanıyla sınırlamamış; sanatın birçok alanına yönelik de çeşitli zevkler geliştirmiştir. Elbette ki musiki de bu sanatlar içerisinde geniş bir yere sahiptir. Tüm edebiyatçılar, sanatçı olmalarından mütevellit olsa gerek, iyi de birer musikişinastırlar. Ancak içlerinden birisi var ki, tüm bunlara rağmen bir musikişinas olduğunu reddedecek bir tevazuuya sahiptir… Ahmet Hamdi Tanpınar… Bizlere her zaman edebiyatçı kimliğiyle anlatılan Tanpınar, musiki konusunda çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı yazılarıyla zaman zaman müzikolog kimliğini ön plâna çıkarır ve dönemin müzik zevki hakkında bize fikirler verir....
Caz Müzik Türkiye’de ‘Yabancı’ Mı Kaldı?
Sanat İçin...

Caz Müzik Türkiye’de ‘Yabancı’ Mı Kaldı?

Gökay GEÇGEL Cazı tek kelimeyle anlatmak zorunda olsak herhalde “doğaçlama” kelimesini seçmek yanlış olmaz. Öyle ki müzisyenlerin tüm parça boyunca sıra sıra çaldıkları doğaçlama soloları dinlemek, bu sololar çalınırken arkada eşlik eden diğer enstrümanların yaptıklarını dinlemek her müzisyen için şüphesiz ufuk açıcı ve keyifli bir etkinliktir. Türk müziği, nota sistemi olarak cazın ana vatanı diyebileceğimiz Amerika’nın kullandığı nota sisteminden farklı bir sistem kullanır. Amerika’da ya da Avrupa’da notalar arasını eşit parçalara bölüp toplam 12 nota elde etmişlerken bizim coğrafyamızda notalar arasında iki aralıktan daha fazlası vardır ve bu aralıklara koma denmektedir. Caz dünyaya yayıldığında Türkiye de bundan nasibini almış ve usta caz müzisyenleri yetiştirip “Türkiye Cazı...
Musıkinin Anlamı
Sanat İçin...

Musıkinin Anlamı

Prof. İlhan ÖZKEÇECİ “Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden” -Yahya Kemal- Güzel sanatlar içerisinde çok müstesna bir yere sahip olan musıki, büyük bir tesir gücüne maliktir. Hiçbir sanat endişesinin olmadığı durumlarda bile ahenkli sesler ve frekanslar, insanı olduğu gibi, canlı-cansız diğer mahlûkatı dahi etkiler. Dünyaya geldiği andan itibaren bir annenin yavrusuna seslenişi, ticaret erbabının müşteri arttırmak için yaptığı davetler, evcil hayvanlara karşı yapılan çeşitli çağrılar gibi gündelik hayata dair sesler bile bir frekans yansıması oluştururken bir düzene, bir ahenge bağlıdır. Türk musıki kültürü, bünyesinde kendi nevi şahsına münhasır özellikler taşır. Makamların karakteri, ifade çeşitliliği, insan ve enstruman...
Ekol ve Muhafazakârlık Arasında
Sanat İçin...

Ekol ve Muhafazakârlık Arasında

Ahmet DEMİRCİ Muhafazakarlık çoğu zaman muhafaza edilmek istenen şeylerin önüne geçmiş, bu da başka bir açıdan fanatizmi doğurmuştur. Geleneksel müziğimizin icrasında ve onun özelinde geleneksel sazlarımızın icrasında da bu durum aynıdır. Geleneksellik elbette bir silsileyi ifade etmektedir. Kültürel mirasımız bize bu yolla ulaşmıştır ancak; bu muhafaza etme girişimleri bir yerden sonra olayları sadece bir açıdan değerlendirme hatasını doğurmaktadır. Başka bir hata da buna göre hüküm vererek birtakım kimseleri geleneğin içinde, birtakım kimseleri de geleneğin dışında saymaktır. Söz gelimi ney sazını icra edenlerden Niyazi Sayın ekolünde yetişenlerin bazıları, Aka Gündüz Kutbay’ın kayıtlarına ilgisiz kalmaktadırlar. Hatta Ali Tüfekçi’nin icrası kendilerine sorulduğunda “onun üflediğine ...
Müzisyenin Yazısı
Sanat İçin...

Müzisyenin Yazısı

Bekir Şahin BALOĞLU Sahnede gördüğümüz şarkıcıların, müzisyenlerin konuşamadıklarını zannederdim küçükken. Pratik mesleklere karşı hepimiz aslında böyle hissetmez miydik? Milletçe izlemeye meftun olduğumuz greyder operatörlerinin, inşaat işçilerinin, balıkçıların yahut güvenlik güçlerinin normal insanlar gibi konuşmakla değil, yalnızca üniformalarının gerektirdiği işi yapmakla mükellef kahramanlar olduğunu bize öğütlerdi çocuk aklımız. Konuşmayı meslek edinenler arasına öğretmeni, anne-babayı dahil ederdik. Bu masum tasavvurları, bizler de büyüyüp bu üniformalara büründükçe, gerçekleri gördükçe yavaş yavaş terk ettik. Ne var ki çocukluğa uygun gördüğümüz bu tür düşünceleri erişkinlikte de canlı tutan, ego denilen bir dürtüye sahibiz. Burada vurgulayacağım ego türü, mesleklerin b...
Akademinin Revaçta Konusu: 19. Yüzyıl
Sanat İçin...

Akademinin Revaçta Konusu: 19. Yüzyıl

Bedirhan BÜYÜKDUMAN Türk müziğini araştıranlar, okuyanlar ve tabii ki icra edenler için Osmanlı dönemi şüphesiz ki oldukça önemlidir. Müziğimizin temelinin dayandığı bu dönem gerek siyasi gerekse kültürel birçok kırılmalar yaşamıştır. Yaşanan bu kırılmaların da müziğimizi etkilememesi olanaksızdır tabii… Akademik alanda yapılan çalışmalara bakıldığında 16. Yüzyıldan itibaren Türk müziğinin gelişimini inceleyen birçok çalışma karşımıza çıkar. Kültürel ortam içerisinde müzik, güfte mecmuaları ve daha niceleri… Ancak Osmanlı tarihinde öyle bir dönem var ki, devlet yapısından tutun da sosyal hayata ve hatta müziğe bile yansıyan etkileri ile önemli sonuçlar doğurmuştur. Öyle ki bu etkiler Erken Cumhuriyet dönemine dahi sirayet etmiştir. Elbette ki Batılılaşma hareketlerinden bahse...