Toplum İçin…

“Meslekî” Endişe veya Yoldaki Üretim
Toplum İçin...

“Meslekî” Endişe veya Yoldaki Üretim

Muhammed Salih Yurdagül Genel olarak baktığımızda, dergide ele alınan metinler (kendi yazdığım metinler de dahil), daha çok bulunduğumuz durumdan muzdarip olma halini yansıtıyor. İçinde bulunduğumuz ortamdan, ortamın ürettiklerinden ve benzer sebeplerden muzdarip olma hali… Geçmişe yönelik feryat figan endişelerimiz yanında maalesef benzer bir gayreti geleceğimiz için gösteremiyoruz. Geçmişe dair bazı hatalar bugünümüzü öyle etkilemiş bir noktada ki bugün yerimizden oynayacak halimiz yok neredeyse. Üstelik yerimizden oynadığımızda bir şeyleri daha kaybetmenin korkusu içinde askerlerin siperlerini terk etmemesi yönünde emirler almış gibi benzer bir sorumlulukla kımıldamadan duruyoruz. Bu kımıldamama hali o kadar uzun sürdü ve sürüyor ki bizleri gören ya uyumuş yahut ölmüş sayacak! Mü...
Atalisânımızca Saz ve Söz
Toplum İçin...

Atalisânımızca Saz ve Söz

Anıl KARA Bir et ve bir tırnak... Yüzyıllar boyunca duygularımızı resmeden mısralarımız; onları dilleyen ve kuvvetlendiren müziğimiz ile bir bütünü teşkil ettiler. Öyle bir bütünlüktü ki bu, birinin diğerine ayna olması gibi; yahut da aynı olması mı demeliydi… Herhangi birinde vuku bulacak en ufak değişiklik, kuşku yok ki ötekinde de hâsıl olacaktı. Asırlarca birlikte yön bulup, beraberce iştigal eden bu iki kıymet, birbirlerine ayna olmakla kalmayıp millî hüviyetimizin de bir uzvu haline geldiler. Hatta denilebilir ki bu bütünlük, tâ ki millî hüviyetimizin bir uzvu haline geldi. Mısralarımızın ve sazlarımızın hissî lisânı, sahip oldukları ayrıca bir ruhaniyetten değil, tamamıyla toplum ve kültürümüzün ruhaniyetinden beslenirdi. Hâsılı bu lisân; insanımızın, gönlümüzün, dertlerimizi...
İsmail Ediz ve Bir Şehri Müzikle Mayalamak
Toplum İçin...

İsmail Ediz ve Bir Şehri Müzikle Mayalamak

Bekir Şahin BALOĞLU İşte, yeni enstrümanların ağaç kokusu, yıllanmış olanlarının vakur görüntüsüyle her şeyi unuttuğum huzurlu mekân karşıda görünüyor. Çok az kaldı, adımlarım gayr-i ihtiyarî hızlanıyor… Her seferinde unuttuğum, kapının üzerindeki ziller heyecanımı dizginleyecek ilk hamle gibi başımda çınlıyor. “Selamaleyküm!” Ve bu sessizlik ikinci bir şok edici hamle, ya hoca gelmediyse? Ya işi çıktıysa? Sanki havayı değil de taksimleri, peşrevleri soluyormuşçasına garip bir zevk duyarak deri koltukta beklemeye koyulmaktan başka çarem yok. Bir iki dakika sonra bir öksürme ve hemen sonra “Bekiiir!” diye hocamın can-feza seslenişi işitiliyor. Hemen yerimden kalkıyorum ve ahşap merdivenden yukarı çıkarken o ana kadar düşünmediğim ‘ya ödevi gösterirken yanlış yaparsam’ kaygısı içime ...
Gökyüzünün Efendileri Müezzinler
Toplum İçin...

Gökyüzünün Efendileri Müezzinler

Ahmet DEMİRCİ İstanbul – Fatih ilçe müftülüğünün mu’tâd aylık toplantılarından birisine toplantının sonunda Kur’ân-ı Kerîm, Ezân-ı Muhammedî ve ikâmet tilâvetlerinde dikkat edilmesi gereken hususları anlatması için Dr. Mehmet Ali Sarı Hoca davet edilmişti. Hoca konuşmasına şu şekilde başladı: “Gök yüzünün efendileri! Sizler gökyüzünün efendilerisiniz, zirâ günde beş defa Ezân-ı Muhammedî vesilesiyle sadânız semâda yankılanıyor ve cümle mevcûdât sizi dinliyor. Hâl böyle olunca mûsikî bilmenin kendisine elzem olduğu zümre sizlersiniz.  Gel gelelim mûsikî öğrenmeye pek azınız ehemmiyet veriyor.” Hoca, musiki bilmenin ehemmiyetini belirttikten sonra mevzûya geçmeden evvel muhâtabını bulmuşken şikayetçi olduğu bazı hususları da şu şekilde dile getiriyordu: “Gerek câmi içinde gerekse...
İmam Türkçe Yaparsa…
Toplum İçin...

İmam Türkçe Yaparsa…

Bekir Şahin Baloğlu           “Şeb-i Arus” törenleri için her yıl yapılan Ayin-i Şerif icraları veya Mukabele-i Şerif’lerin birçoğu, bu yıl pandemi tedbirleri sebebiyle yapılamadı, kimisi bürokratik nutuklar arasında sıkışmış mini bir sunum şeklinde oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Ayin ise orijinal dilinin bozulması, usulünde olmadığı halde hanende ve semazen kadınlara yer verilmesi yönünden en değişik olanıydı. Kur’an-ı Kerim ayetleri dahi Türkçe meali ile okundu. Bu durum karşısında mahallenin delisi olsam şöyle derdim sanırım: “’Sol ayağım çivi gibi şeriata çakılı’ diyen Hz. Mevlana’nın takipçilerini taklit ederken yolun sahibine hürmet, hiç mi akıllara gelmez? Kadınlar Ayin icrasına katılınca daha mı femi...
Türk Müziğinde Enstrüman Çalışma Şekline ve Gerekliliklerine Dair Bir Bakış Açısı
Toplum İçin...

Türk Müziğinde Enstrüman Çalışma Şekline ve Gerekliliklerine Dair Bir Bakış Açısı

Paşa GÜVEN 20. yüzyıl ile birlikte Türk müziğindeki icracılıkta virtüözite ve resital kavramı yadsınamaz bir önem kazanmıştır. Saz musıkisinin en önemli icracılarından Tanburi Cemil Bey, bir enstrümana ithafen müzik yazmış ve bir Türk müziği enstrümanı ile ilk kez resital vermiş olan Şerif Muhiddin Targan,  erken Cumhuriyet dönemindeki şark musikisine olan bakış açısının inadına musıkinin asaletine göze hitabı da katıp frak giyerek tek başına solist olarak ilk konseri vermiş olan Münir Nurettin Selçuk; hiçbir metodu, öğrencisi ve görüntülü bir kaydı olmamasına rağmen yalnızca ses kayıtları ile bir ekol yaratmış olan Yorgo Bacanos ve daha nice manevi hocamızın fazlalıkla bu dönemde yaşadıklarını görmekteyiz. Peki virtüözite nedir? Yalnızca çok hızlı çalabilmek midir? Ya da “sazını ye...
Batı Müziği ve Türk Müziği Tecrübelerim
Toplum İçin...

Batı Müziği ve Türk Müziği Tecrübelerim

Emine UĞUR Müzik eğitimine batı müziğinden başlayıp ilerleyen zamanlarda Türk müziğini de öğrenmek isterken karşılaştığım ve beni başlarda zorlayan ama derinlerine indikçe beni kendine bağlayan özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Batı müziğinde temel iki dizi yapısı üzerinde yürüyen bir sistem kullanırken Türk müziğine geçtiğimde oldukça zengin ve karmaşık bir yapıyla karşılaştım. Makamsal yapısı ve sahip olduğu çeşitlilik ile içinden sonsuz dizi üretmeye oldukça müsait. Ancak batı müziği makamsal zenginliği sınırlamış ve Türk müziğine has arızaları özümseyebilecek özellikte değildir. Batı müziğinde bir tam sesin arasını 2 parçaya bölerken, türk müziğinde bir tam sesin arasını 9 parçaya bölüp oluşan her parçaya “koma” (“diyez”-“bemol”) sesler olarak farklı değerlerle meydan...
Musikinin Arka Bahçesi Atölyeler
Toplum İçin...

Musikinin Arka Bahçesi Atölyeler

Bekir Şahin BALOĞLU Fotoğraf: Salih Erturan arşivinden Saz üretmek görevinin yanında enstrüman yapım atölyeleri, müzisyenlerin sosyalleşmesine imkân veren bir ortak alan olarak müziğin hizmetindedir. Buralarda, usta icracılarla yapım ustaları (lütiye) arasında enstrümanın akustiği, ergonomisi, malzeme seçimi gibi hususlarda yapılan sohbetler anlayanlar için gerçekten de şahit olunası güzelliktedir. Enstrümana gönül veren öğrencilerin de efsunundan kaçamadığı bir cazibe noktasıdır. Gençler efsanevi idolleriyle tanışır; ustalar müstakbel halefleriyle karşılaşır. Bir zamanların genç tanbur namzeti Ragıp Tanju, Vasil ustanın atölyesinde Tanburî Cemil Bey ile karşılaşmış, burada kendisinden tavsiyeler almıştır. Yine sonraları; Necdet Yaşar, Cemil Bey’in ismini Yenikapı’lı Ziya Usta’nın a...
Gelenek -Elden- Gidiyor Mu?
Toplum İçin...

Gelenek -Elden- Gidiyor Mu?

Muhammed Salih Yurdagül Sanat, her şeyden önce bir biçim; bir ifade biçimi. Anlatılmak istenen mana ile insanlar arasında, ancak ikisiyle de derinden ilintili. Bu anlamda sanat, hem manaya ilişkin biçimler ve biçimleri kurgulayan araçlar hem de bu sürecin kendisi… Temelde sanatı bu noktadan –en alt düzeyden- görmek mümkün. Toplumların ve toplulukların, dünyayı ve insanı, anlama ve anlamlandırma yolunda kimi zaman net kimi zaman muğlak sınırlara sahip düşünme ve ifade etme biçimleridir bir yerde de. Her şeyden önce de muhatabına, çağına ait ve ona dair ifadeler üretir. İnançlarımız, yaşantılarımız, kurduğumuz ilişkiler aslında hepsi bir bütün ve manalı bir hayat oluşturma gayretini barındırıyor. Sanat ise bu hayatın manasına ilişkin ifadeyi yine o günün insanına anlatıyor. Ve diğe...
Enver Mete Aslan ile Özel Röportaj
Toplum İçin...

Enver Mete Aslan ile Özel Röportaj

Bedirhan BÜYÜKDUMAN Fotoğraf: Esra ASLAN Günümüz Türk müziği orkestralarında kendisine neredeyse hiç yer bulamayan bir çalgı… İstanbul Lâvtası… Unutulmaya yüz tutmuş bu çalgıyı tarihin tozlu sayfalarından çıkartmayı görev edinmiş olan Doç. Enver Mete Aslan ile müzisyenlik, bestekârlık, akademisyenlik ve yöneticilik üzerine bir röportaj gerçekleştirdik… Kısaca müzikle tanışma hikayenizi ve bu hikâyenin günümüze gelene kadar nasıl geliştiğini anlatır mısınız? - Müzik ile tanışmam 92-93 yıllarına rastlar. İzmit Belediye Konservatuvarı’nın nitelikli öğretmenleri ile bu yıllarda tanıştım. Annemin yönlendirmesi ile ud sınıfına yazılmıştım. Çok değerli Şahin Ecevit ilk ud öğretmenim oldu. Çok şey öğrendim kendisinden. Sonrasında Mehmet Emin Bitmez’in İzmit’e derse gelmesi ile 2 y...